Hüriyet

14 Aralık 2013 Cumartesi

Mahşerin 4 Golcüsü

     Bu maçın aslında Fenerbahçe için kolay geçeceğini hepimiz biliyorduk. Akhisar her ne kadar 4 büyüklere kafa tutan bir takım olsa da deplasmanda 14 maçta gol dahi atamamış bir takımdan bahsediyoruz. Fenerbahçe'nin evindeki üstünlüğünü de göze alırsak iddaa oynayan arkadaşların handikap 1 oynadıklarına eminim. Bunun üzerine bu sezon üstün bir performans gösteren Bilal'in oyundan alınışı Akhisar'ı zaten en başta mağlup ilan etmeye yeterdi. Ne var ki hiçbir maç oynanmadan kazanılmaz. Fenerbahçe tarihi maalesef böyle maçlarla dolu. O yüzden Ersun Yanal'ın maç sonunda "Şampiyonluğun böyle maçlardan geçtiğini ben ve oyuncularım çok iyi biliyoruz." demesi gerçekten çok önemli.


     Maça gelecek olursak Fenerbahçe'nin alışılmış kadrosunda sadece Caner yoktu diyebiliriz. Onun dışında Meireles ve Emre'den bu sezon Fenerbahçe zaten tam anlamıyla verim alamadı. Ancak elbette bu gibi oyuncuların kulübede olması dahi çok önemli. Ayrıca Ersun Yanal'ın artık Meireles takıntısının da son bulmasını ümit ediyorum. Meireles oynarsa Christian'ın tribüne çıkması gerekir. Bu düzende de Meireles Alper Potuk'un bölgesinde, Alper de Christian'ın bölgesinde oynamak zorunda kalıyor. Ancak Alper her ne kadar da istekli, yıpratıcı ve dikine oynasa da bir Christian değil. Forvet arkasında kesinlikle oyun kuran değil ama oyunu yönlendirebilen ve "servis" yapabilen bir oyuncu şart. Bunu da Christian sağlar. Emre de bu bölgede oynayabilir ama rakip defansın arasında kaybolabilir. Bu ikisini bir kapta eritirseniz zaten ortaya Alex çıkıyor. Ve Fenerbahçe'nin aldığı skorlara bakarsanız Christian'ın oynağı maçlarda Fenerbahçe önde daha fazla baskı kurup maçı daha erken koparabiliyor. 

     15 maçta alınan 12 galibiyetin en önemli unsuru Fenerbahe'nin sürekli önde basıp top kaybına sebebiyet vermesi. Ayağa pasla oyun kuramayan rakip topu ileri gönderiyor ve burada da Mehmet Topal, Alves ve Egemen triosu bu topları tekrar Fenerbahçe atağına çeviriyor. Aslında çok mantıklı ve akla yatan bir taktik ama baskıya alışık ve daha iyi ayağa pas yapan Avrupa takımları karşısında nasıl bir çare bulunur bilinmez. Daha iki sene var dediniz değil mi? Duydum. 

     Kaleye giden topu engelleyen her el pozisyonu sarı kartla sonuçlanmaz. Kasti ise sarı ya da kırmızı da olabilir. Ancak kasti değilse penaltıyı verir geçersiniz. Ben şahsen Sonko adına çok üzgünüm. Bu maçı böyle terk etmemeliydi. 

     Hasan Ali Kaldırım her zaman dediğim gibi Fenerbahçe'ye bir menajerlik faaliyetiyle satıldığına inandığım oyuncudur. Fikrim ise hâlâ aynı. Yıllardır ofansif beklere alışmış Fenerbahçe'de böylesine atağa çıkmaya korkan bir sol bek ben hatırlamıyorum. 

     Bu maçı bir ölçü olarak kabul etmiyorum. Kötü ve eksik bir Akhisar karşısında kırmızı karttan sonra gelen gol ve ardından iyice demoralize olan oyunculara karşı 4 forvet oyuncusuyla 4-0'a giden bir skor var elimizde. Ama önümüzdeki hafta çıkışını sürdürmek isteyen Karabükspor maçı bence bu kadar kolay olmayacak. Karabük 8 haftadır maç kaybetmedi. Bir inanç ve beraberlik örneği gösteriyorlar. Tolunay Kafkas eminim ki bu maça 8 maçlık çıkışın  son noktası olarak bakıyor ve takımı çok özel hazırlayacaktır bu maça. Caner'in dönmesi güzel. Ancak Alper'in bu gösterdiği performansla sahada olması zor. 


     Emenike, Kuyt, Webo, Sow... muhteşem bir uyum ve toplam 27 gol. Şu an TFF Süper Lig'de 27'yi geçen tek takım 28 ile Kasımpaşa. Geri kalan 16 takımından daha fazla gol atan bir 4'lü. Özellikle Güiza faciasından sonra Fenerbahçe forveti altın yıllarını yaşıyor. Ancak tekrar söylüyorum. Emenike hala cesur bir futbolcu değil. Son vuruşlarında kaleyi hissedemiyor. Kaleye bakarken çok vakit kaybediyor. Kısa mesafede top süremiyor. Siz bakmayın o yüzden neredeyse karşı karşıya kalacağı pozisyonda Kuyt'a pas verdi. Onu da beceremedi. Attığı golde de zaten kale neredeyse boş ve yaptığı vuruş ustaca değil.

     Ersun Yanal takımın ruhunun bozulmasından çok korkuyor. Kesinlikle transfer düşünmemek bir yana, takıma alt yapıdan ve A2'den oyuncu bile almamak için dün 7 değil 6 yedekle çıktı maça. Maç sonunda da "Bana bu kadar yeterli kesinlikle A2'den ya da altyapıdan oyuncu almayı düşünmüyorum!" dedi. Tabi bu ne kadar doğru bu da ayrı. O zaman o 18 yaş altı umut dolu yetenekler kendilerine yeni takım aramak zorunda kalacaklar. Aykut Kocaman Salih gibi bir yeteneği armağan etti Türk futboluna. Kalsa 2 futbolcu daha geliyordu ama Ersun hoca onları kiraladı. Bu takımın bugünlere olduğu kadar yarınlara da ihtiyacı var. Bunu da unutmamak gerek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder