Dün akşamki maçın sadece skorunu görenler Galatasaray'ın ligin 5 puanla sonuncusu Kayserispor'u rahat geçtiğini düşünürler. Aslında evet 2 farklı üstünlük belki böyle gösterse de dünkü maç 3-3 bitse maçı izleyen kimse şaşırmazdı eminim ki.
Fatih Terim'in klasik 4-4-2 sistemi Sneijder'in gelişi ile değişmek zorunda kalıp tüm takımın oyun stili ve ruhu ortadan kaybolunca diğer sorunlarla beraber çok zor günler yaşadılar. Şimdi baktığımızda Mancini de, Avrupa'nın en çok tercih dilen oyun stilini tercih ediyor. 4-2-3-1 sisteminde Sneijder artık takımın vazgeçilmezi. Hatta öyle ki alternatifi de yok. Ancak tabi bilmek gerekir ki Galatasaray'daki kenar oyuncuları da Fenerbahçe'deki Kuyt Webo Sow üçlüsü gibi forvet oyuncuları. Bu da tabi ki takım defansında ciddi sorunlara gebe haline getiriyor takımı. Fenerbahçe'de Sow artık bunu öğrendi. Kuyt zaten bu anlamda defansa çok yardım eden bir oyuncu. Ancak Umut ve özellikle Burak bu anlamda çok eksik. Drogba Santrfor bölgesinde olmasına rağmen her ikisinden daha fazla geriye dönüp defansa yardımcı oluyor. Tabi Umut bu noktada eğitilebilir olsa da Burak'ın doğasında bu yok. Çünkü Burak etkinliğini zaten boşluklarda yakalayan, sürekli defansın arasına ya da arkasına atılan ani toplarla pozisyon bulan bir oyuncu. Yani siz aslında takımca defans yaparken Burak büyük ihtimalle ileride ani bir top kaybı ve defans arkasına pas bekleyecektir. Galatasaray yediği iki golü de bu bloklar arası mesafenin fazla olması nedeniyle yedi. Kanat bekleri ileride yakalandı ve kontra ataktan geldi goller. Tabi bunu da anlamıyorum. 2-0 önde olan bir Galatasaray nasıl bu kadar fazla kontra atak yiyebiliyor. Hele bir de 40. dakikadan sonra ve üst üste. Siz artık skoru almışsınız. Biraz daha sakin ve ayağa pas yapıp skoru tutmanız gerekir.
Hemen Chedjou'ya bir parantez açalım. Kusura bakmasın kimse ama boşa harcanmış bir 6 Milyon Euro. Chedjou'an 3 yaş daha büyük ve 5.5 Milyon Euro'ya alınmış Bruno Alves ile karşılaştırsın isteyenler. Şunu da unutmamak gerek bu 6 Milyon Euro Chedjou için verilmiş ilk bonservis bedeli. 2007'de Lille'in B takımından A'ya yükseldiği ilk sene oynamadı diyebiliriz. Daha sonraki sezonda ise rotasyon oyuncusu olmuş. Yani 5 yıldır Lille'de düzenli oynayan bir defans oyuncusu. 3 Milyondan fazla etmeyecek bir defans oyuncusu. Yani Dany'den bir farkı yok. Evet dün gece bir gol attı. Tabi orada bulunmalı mıydı başka konu. Peki yenen iki gol? Birincisinde bariz penaltıyı yaptıran o. İkinci golde Ömer'i takip etmek yerine hamle yaptığı için Ömer'in yanından sıyrılışını izlemek zorunda kaldı. Tabi daha sonrasında Semih'in pozisyon hatasını, Dany'nin topa vuramayışı... Yani hangi birinden başlamak gerek acaba? Milyonluk oyuncular bunlar. Şampiyonluğa oynuyorsunuz. Şampiyonlar Ligi'nde sahne alıyorsunuz ve başarı diyorsunuz. 3. senedir söylüyorum. Başarı istiyorsanız iyi bir defans kurgunuz olmalı. İleri kanat oyuncuları beklere yardım etmedikçe ve defans oyuncuları basit hatalar yaptıkça Galatasaray çok büyük hayal kırıklığı yaşar.
Galatasaray'ı şu an başarılı gibi gösteren şey, Melo, Selçuk, Sneijder ve özellikle Drogba'nın şahane performansı. Özellikle Drogba fevkaladenin de fevinde derler ya işte aynen öyle. Ancak Galatasaray gol noktasında sıkıntı yaşadığında işte işler bir anda değişebilir. Bu kadar kötü defans kurgusu takımın ayakta kalmasını engeller. Kayseri'nin iki kırmızı kart cezalısı vardı. Bobo zaten dönemedi, Nobre de yeni yeni dönüyor. Kayseri ligin sonuncusu, ancak dün geceden puan koparamamasının tek nedeni golcüsünün olmaması. Burak Yılmaz'ın golünden 3-4 dakika evvel yakaladıkları %100'lük gol pozisyonunda top direğin üzerinden dışarı çıkmasa ve maç 3-3'e gelse saha içi moral motivasyon ne olurdu merak ediyorum. Ya da Burak'ın golüne ofsayt dense idi.
Sonuç olarak Galatasaray başarılı gibi görünüyor. Hafta içinde Copenhagen'i evet iyi bir oyunla yendiler ama Copenhagen'in bu inanılmaz baskıda gol pozisyonu yakalamayı geçin, orta sahayı geçme fırsatı olmadı. Bambaşka bir atmosfer vardı. Olmazsa olmazdı. Şimdi Galatasaray Konya maçına rahat çıkacak. 3 puanı da alacağını düşünüyorum. Ancak Copenhagen Galatasaray'ı mağlup edemese de onların da olmazsa olmaz maçı olacak. Tüm varlıklarını göstermek zorundalar. Ardından Galatasaray o yorgunlukla Saraçoğlu'nda sahne alacak. Gökhan - Alves - Egemen - Caner dörtlüsü Galatasaray'ın ileri üçlüsünü zorlansa da durdurabilir. Ancak daha önemlisi bence ilk 11'de sahaya çıkacak olan Emenike'nin bu defansı gördükçe ağzının suları akıyor... Galatasaray buna dikkat etmezse Emenike Fenerbahçe tarihine adını altın harflerle yazdırabilir...